Oblivion (2013)





2013 Nisan’da gösterime giren filmin başrolünde  Tom Cruise (Jack), Andrea Riseborough (Victoria), Olga Kurylenko (Julia), Morgan Freeman (Beech) var. Yönetmen ve senarist Joseph Kosinski. Hikaye 2005 yılında Kosinski’nin kaleme aldığı 8 sayfalık çizgi romandan geliştirilmiş. Eleştiriye açık yönlerine rağmen bilimkurgu severleri tatmin edecek bir yapım.



Oblivion bize nükleer kıyamet sonrası Dünya’nın acıklı halini başarılı bir şekilde sunuyor. Yerle bir olmuş devasa binalar, çöle dönmüş uçsuz bucaksız araziler. Suları çekilmiş okyanuslar. Maymunlar Cehennemi’nin finalini andıran sahneleri açılışta izliyoruz.

2017 yılında uzaylılar ile bir bağlantı kurulur. Gezegenlerindeki yaşamsal sorunlar nedeni ile Dünya’ya saldırmışlar. Ay’ı parçalamışlar ve bütün Dünya kaosa sürüklenmiş. Savunma amaçlı kullanılan nükleer silahlarla birlikte artık yeryüzü yaşanmaz bir alana dönüşmüş. Tipik bir Pirus Zaferi görüntüsü; her şey kaybedilerek kazanılmış bir savaş..

İnsanlar Satürn gezegeninin uydusu Titan’da  yaşamaya başlamışlar.

Yıl 2077 olmuş: Eski asker, şimdinin insansız hava aracı teknisyeni Jack Harper, Victoria ile birlikte Dünya’da hala varlıklarını sürdüren istila ordusuna ait canlıların saldırılarına karşı enerji istasyonlarını koruyan ekiplerdendir.. Uzaylıları yok etmek için geliştirilen insansız hava araçlarını;  “drone”ları tamir ediyor.


Jack’in geçmişe ait rüyaları ve anıları hafıza silme işleminin tam sonuç vermediğini ve “insan” tarafının hala ayakta olduğuna işaret etmekte. Nitekim yere düşen bir uzay mekiğinin uyku kapsülündeki mürettabatını drone’lara karşı korumaya çalışır. Sadece bir tanesini kurtarabilir.


Mekik’ten kurtulan Julia ve filmin sonlarına doğru hikayeye katılan, Morgan Freeman’ın oynadığı Beech karakteri Jack’in doğru bildiklerini sorgulamasına ve sanal ile gerçeği ayırt etmesine yardımcı olacaktır..


Oyunculuk adına elle tutulur bir performans görülemiyor. Özellikle Olga, neredeyse diyalogsuz.. Karakterlerde bir derinlik oluşturulmamış. Morgan Freeman dahi filmi bu anlamda kurtaramıyor. Durumu yönetmenin bilimkurgu ve görsellik yönünün gelişkinliği ile açıklayabiliriz belki..


Hikayenin iskeleti çok iyi.. Ancak bir tutarlılık, inandırıcılık problemi olduğu kesin. Filmin belli bir kesmindeki performans, ikinci yarıda yok. Bu yönüyle AI (Artificial Intelligence) filmini hatırladım. AI’da sanki ikinci yarıyı başka birileri yapmış gibi, ikinci yarı dolgu malzemesi gibi bir hisse kapılmıştım.. Wall-E gibi, Matrix gibi bir çok filmin kolajı olduğunu söyleyenler çok olacaktır.


Özetlemek gerekirse, aksiyon ve bilimkurgu severlere, sinemayı bir eğlence aracı olarak görenlere tavsiye ederim.. Örneğin; kütüphane sahnesi nabız arttıran koltuğa saplanıp kalmanızı sağlayan cinstendi..

0 yorum:

Yorum Gönder

 
Support : Your Link | Your Link | Your Link
Copyright © 2013. sdgg - All Rights Reserved
Template Created by Creating Website Published by Mas Template
Proudly powered by Blogger