“Nerde arayacağımızı bilmiyorsak aşkı nasıl bulabiliriz?”
Yönetmen: Gustavo Taretto (Arjantin)
Mariana (Pilar Lopez de Ayala) : mimar diplomalı ama vitrin dekorasyonu yaparak geçimini sağlıyor. 4 yıllık birliktelikten sonra, sevgilisiyle aslında ayrılık biriktirdiklerini birdenbire farketmiş, yalnız düşmüş, yarasını sarmaya çalışıyor. Gözlerinin altı mor halkalı güzel bir kızcağız.
“-Suyun insanı sakinleştirdiği söylenir, yüzmeye başlamak lazım…”
Martin (Inés Efron): 30lu yaşlarında… web sayfaları ve bilgisayar oyunlari tasarlıyor. Birçok fobisi var, endişe atakları geçiriyor. Gözkenarlarındaki çizgiler hafiften kendini belli etmeye başlamış. Uzun süre ekran karşısında hareketsiz kalmaktan boynundaki omurlar çatırdıyor,
“-yüzmeye başlamak lazım!”
Martin, Mariana ve binlerce ve binlerce ve binlerce insanı kuşatan, hapseden devasa bir şehir…Buenos Aires.
Çarpık kentleşme, baz istasyonu-kablo-anten kirliliği, kalabalık caddeler, itiş kakış…
Bir hengamenin ortasında nefes almaya çalışan genç insanlar vardı.
Martin ve Mariana, aynı cadde üzerindeki iki farklı apartman dairesinde, birbirlerinden habersizce hayatı sürüklüyorlardı…birbirlerine o denli ihtiyaçları varken aynı kaldırımda farklı yönlere yürüyen iki yabancı olarak.
Üç milyonluk şehirde, bu iki gencin umutsuzca adımladığı yollar en sonunda birbirine bağlanır mı?
Ya da:
- 50 daireli bir apartmanda yaşadığımız halde kendimizi nasıl bu denli yalnız hissedebiliriz?
- Internet üzerinden gerçekleştirilen iletişim bizi birbirimize yaklaştıriyor mu yoksa daha kalın duvarlı bir tecrit kalesi mi inşaa ediyoruz?
- ileriyi görenler gelecekteki iletişiminin fiber optik kabloda olduğunu söylüyorlar… işyerinden çıkarken bir düğme ile evdeki kaloriferi çalıştıracakmışız… Sıcak bir evde kapıyı açıp sizi karşılayacak biri olmadıktan sonra neye yarar ki ?
Bu filmi kimler izlemeli ?:
- gerçek aşkı aradığını iddia edenler,
- gerçek aşkı bulamadığından şikayet edenler,
- uzun aramalardan sonra gerçek aşkı bulduğunu hissedenler,
- hayatının bir döneminde okumak veya çalışmak amaçlı, adı Istanbul olan kaynayan kazanda ikamet etmiş olanlar, hala ikamet etmek zorunda kalanlar,
- metropollerdeki hayat tarzına mizahi, zekice ve oldukça estetik bir bakış düşürmek isteyenler (özellikle mimar ve şehir plancıları),
- kişisel facebook profili olmayanlar ve açmamakta dinazorvari bir inadı sürdürenler,
- şu cümleyi okuduğunda altını çizen, kenarına notlar alan ya da gönlündeki işaretlerden birine karşılık geldiğini hissedenler:
"...insan mutlu olmak için aşık olmaz.
Aşk bir kaçınılmazlıktır " (*)
Aşk bir kaçınılmazlıktır " (*)
Yaşamın, hiç de aramazken karşınıza çıkarıverdiği küçük bir mutluluk anı gibi akan bu filmi sakın ISKALAMAYIN !…
(*): Sairin Romanı, Murathan Mungan, Metis Yayınları, 2011.
0 yorum:
Yorum Gönder